O gün çok rüzgârlı bir gündü. Fırtına bütün gün sürmesine rağmen, zamanla daha da şiddetlenmişti. Uzaktan bakıldığında, küçücük görünen ve bir batıp bir çıkan tekne, aslında tonlarca ağırlığındaydı. Ancak o koca gövdesine rağmen, dalgalar arasında minik bir kayık gibi savrulup gidiyordu.
Slugi adlı bu teknedekiler, hayatları boyunca unutamayacakları bir gün yaşıyorlardı.
Teknenin arka güvertesinde, biri on dört, diğer ikisi on üç yaşlarında üç çocukla, on iki yaşlarında zenci bir miço, dümene sımsıkı yapışmışlar, dalgalara karşı direnebilmek için çaba sarf ediyorlardı. Çok zor, hatta imkânsız bir şeyi başarmaya çalışıyorlardı.