“Önce ses vardı, zamanla söze, yazıya dönüşen… Tarihçilere göre; “yazının icadı, insanlık tarihinin dönüm noktası…” Horatius: “yazar olmak istiyorsanız, yazın.” der. Yazmak için okumak, öğrenmek ve yaratmak için düşünmek; dahası yaşamak gerek! Var olduğumuz sarmalın içinde; renkler, sesler başka, herkesin parmak izi başka başka… Zamanın uzamında bazı izler silinmiş, unutulmuş olsa da her dönemin sesi, sözü hepimizin göbek bağıdır, bizi birbirimize bağlayan, bizi bir- birimize anlatan…”
Seval Arslan çok yönlü bir yazar… Şiirden öyküye oradan eleştiriye, denemeye uzanan son derece çalışkan, disiplinli bir sürecin temsilcisi. ‘İki Söz Arası’ karnaval bir kitap; mitolojinin kaynaklarından yola çıkarak modernizmin uç noktalarına doğru evrilen bir içerikle karşılıyor okuru. İnsanın büyük yürüyüşüne tanıklık etmemiz için kılavuz bir dil dolanıyor her metnin içinde. Bu yürüyüşün bireysel-toplumsal süreçlerinde üstyapı kurumlarının hem inşaasına hem de eleştirisine soyunuyor Seval Arslan. Sanattan hukuka, dilden vicdana, ben’den bize yönelişin praksislerinde aydınlık, ışıklı bir dünya için göze alınanları anlatıyor. Bir bakıma okura ‘Tarih bilincine’ ilişkin etik-estetik sorumlulukları hatırlatıyor…