İngiltere’de bir Kral ve Kraliçe, Fransa’da bir Kral ve Kraliçe, çevrelerinde ise her şeyin yolunda olduğundan ve sonsuza kadar da böyle kalacağından emin olan soylular ordusu. Soyluların, çevrelerinde ki ufak yaratıkları çoğu kez nedensiz yere ezip geçmelerinin olağan sayıldığı bu ülkelerden birinde, "Ufak yaratıklar" bu adaletsizliğe dur diyebilmek için içten içe büyürken, soylular "Azize Giyotin"e kellelerini teslim edeceklerini akıllarından bile geçiremezlerdi. Üstelik "Azize Giyotin"in ne olduğunu bile o zamanlar bilmiyorlardı. Değişim meydana geldi, Soylular gitti, yerine burjuva geldi. Değişen cellatlar oldu. Vahşet el değiştirmişti artık. Üstelik, yılların birikmiş kininin peşi sıra sürükleyerek. Fransız İhtilali’nin korkunç yüzünü ele alan bir burjuva toplumunu acımasızca eleştiren Charles Dickens’in bu romanını heyecan ve gerilim dolu olaylarıyla bir nefeste okuyup bitirirken; sevgiyi, dostluğu, bağlılığı da yaşayacaksınız. İki Şehrin Hikayesi, 1775 yılından 1789’a uzanan açlık, sefillik, hüzün ve kederin dibe vurduğu, vahşet ve yine vahşetin sergilendiği, sürükleyici tarzıyla gerçekleri tüm çıplaklığı ve acımasızlığı ile ortaya seren ve mutlaka okunması gereken bir Dickens romanıdır.