Türk Milleti, bugün yeryüzünde bulunan Müslüman milletler içinde en talihlisi. Zira, diğer Müslüman milletlerin bir Mustafa’sı var. Bizim ise iki Mustafa’mız var. Birinci Mustafa’mız, Tanrı’nın yeryüzüne en son gönderdiği elçisi Muhammed Mustafa. İkinci Mustafa’mız ise, bir devrede, *Türk Milleti’nin adı-sanı yok olmasın* diye, İlâhî İrâdece bilhassa görevlendirilmiş olan Kemâl Mustafa – Mustafa Kemâl.
Tanrı’nın elçisi olan birinci Mustafa’mız, bize dünya ve ahret; ebedî saadet, selâmet, huzur, sükûn ve güven yollarını gösteren Mustafa’mız. İkinci Mustafa’mız ise, Türk Milleti’nin gelecek bütün nesillerine yeryüzünde ebedî var olmalarını ve tarihi şan ve şereflerine yaraşır bir konumda bulunmalarını sağlayacak ilke ve esasları gösteren ve öğreten Mustafa’mız. Türk Milleti, temelde bu vasıflardaki iki Mustafa’ya sâhip bulunmakla, aslında çok bahtiyardır. Geriye, yapması gereken sâdece bir tek şey kalır. O da her iki Mustafa’mızın da getirdikleri umdeleri, ilkeleri, esasları ve prensipleri hayata geçirip titizlikle uygulamaktır. Zira hayata geçirilmeyen ve uygulanmayan herhangi bir şey, aslında ne derece iyi ve mükemmel olursa olsun, durduğu yerde bir fayda sağlamaz.