“Uçurumların dibi, hatıralarını taşıyamadığından düşüp parçalanmış bedenlerle doluydu.”
Mehmet Veysi Boran, sürgünlerin, ölümlerin, yalnızlıkların, batıl inançların, yas ve büyük felaketlerin arasına sıkışarak sağırlaşmış bir ailenin beş kuşağa yayılan hikâyesini anlatıyor İki Meltem Arasında’da.
Boran’ın yalın, incelikli bir dil ve derin bir insani duyarlılıkla kaleme aldığı bu ilk roman, yaşanmışlıkların hayata ağırlığını tarif eden zengin metaforları ve göndermeleriyle dikkat çekiyor. İki Meltem Arasında geçmişle samimi, şefkatli bir muhasebenin romanı.
Bütün bunlar bir akışın, bir sürüklenişin, bir oldubittinin, bir girdabın içinde yoluna devam edecek, dönüp kendine varacak, kendinden çıkıp kendine dönecek, yurt kendisidir bilmeyecek. Ona yurdun kendisi olduğunu nice zamanlar sonra birileri çok uzaktan seslenecek; ya duyacak
ya duymayacak, ya inanacak ya inanmayacak ve öyle olacak..