Geçmişten günümüze kadar birçok dilde Kur’ân-ı Kerîm meâli kaleme alınmış olup, memleketimizin her yerinde Türkçe Kur’ân-ı Kerîm meâlinin bulunmadığı ev neredeyse kalmamıştır. Maalesef meâlleri incelediğimizde Arapça noktasında ciddî hatalara denk geldik. İtikâdî açıdan özellikle Allah Teâlâ’nın yüce zâtı ve benzersiz sıfatları hakkında; peygamberlerin ise ismet/günahsızlık sıfatına direk veyahut dolaylı bir yoldan değinmekte olan âyet-i kerîmelerde de ya yetersiz kalmış veyahut tâlihsiz bir şekilde gerek yazarının bilgisizliğinden gerekse art niyetinden dolayı yanlış yorumlara tabi tutulduklarını fark ettik. Bazen bir âyet-i kerîmeye verilen meâlin Arapçasından daha kapalı, bazen konudan çok uzak, bazen de tamamen meâlin yazarının kendi şahsî kanaatine bağlı olarak âyet-i kerîmelere yanlış meâller verildiğini müşâhede ettik.Bu zikrettiğimiz hususlar, itikâdî yönden başlı başına büyük bir hezeyan olmakla beraber, bu meâlleri okuyup Kur’ân-ı Kerîm’in mu’ciz ve veciz beyânını -gayet tabii bir şekilde anlamayan- bazı çevreler, bu büyük yanlış anlaşılmaları ve anlatımları müslümanların görüşleriymiş gibi biz müslümanlara dikte etmeye çalışıp azametli İslam binasının sarsılmaz temeli olan inanç esaslarımız hakkında bizleri sarsıntıya düşürmüş, İslam’ın can suyuna muhtaç bazı gençlerimizin gözünde, bu binayı -tıpkı çöldeki serap misali- temelden çürüyüp yıkılmış bir bina olduğuna inandırmışlardır.Marifet-i ilâhiyyeye uzanan manevi yolun ilk adımı sahih bir akîdedir. Sahih bir akîde olmadan din anlaşılmaz, anlaşılamaz ve dinin hiçbir dinamiği hakkında yorum yapmak bir yana dursun doğru bir fikir sahibi dahi olunamaz.İşte elinizdeki bu eser, Allah Teâlâ’nın inâyetiyle bu alandaki büyük bir boşluğu doldurmuş olup Türkçe meâllerde olması gereken mana bütünlüğü esasını en ince ayrıntısına kadar dikkatlice işlemeye özen göstermiştir.hih bir iman bedendeki Ruh gibidir. Ruhsuz bir beden ne ise, sahih bir imân sahibi olmaksızın yapılan ameller de odur. İman edilecek hususlarda anlamak/idrak etmek esas değildir. Esas olan, kişinin imân edilecek hususları hür iradesiyle şüphe etmeden kalben tasdik ederek dil ile bu tasdikini ikrar etmesidir.