Boşa geçen her an, kaybedilen her umut, yitirilen her can bir sorumluluk yüklüyor insanın omuzlarına. Zira bu dünya bize imtihan olarak bahşedildi yüce Mevla tarafından.
Sorumluluğumuz çok derin ve büyük, yükümüz ağır. Mesuliyetimiz, vereceğimiz hesabı güçleştirse de vazifemizin bilincindeyiz. Yaşanan her dönemin, her zamanın önemi çok büyüktür.
Siyonizm’in, Nil ve Fırat arasını kapsayan “Arz-ı Mev’ud” hayali, Osmanlı’nın son döneminde başlamış, günümüze kadar devam ederek, yüzyılı geçen süredir peyderpey bu necip milletin önüne çeşitli desiseler ile konulmuştur. Ne yazık ki, kısmen de başarılı olunmuştur. Allah’ın inayeti ile nihayete erdirilemese de gölgesi bile büyük bir tehlike olarak devam etmektedir.
Bu kitabımızda sizlere, yaşadığımız coğrafyanın önemini hatırlatmaya, Siyonizm’in, -günümüzde ise Evanjelizm’in- tertip ve planları ile içimizdeki hain işbirlikçilerini de kullanarak ortaya koydukları ihanetlerini, bu hainlere karşı; cefa, vefa ve sabırla mücadele eden, varını yoğunu hatta canını ortaya koyarak şehadetlik mertebesine erişen kahramanları anlatmaya çalıştık.