Bidatlerin ve dalaletlerin çoğaldığı, batıl ekollerin egemen olduğu, şüphelerin güçlendiği, cehaletin, taassubun ve körüne körüne taklitçiliğin yaygınlaştığı, Tatarlarla Haçlıların İslam topraklarına saldırdığı bir dönemde yaşayan İbn Teymiyye, Müslümanların en önemli ve en tehlikeli meselelerine parmak basmış, bunların tedavisi için kalemi, dili ve eliyle mücadele etmiştir. Bu mücadelesinin izleri bütün eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de görülmektedir;
- İstikamet ve itidalin, dört imamın yaptığı gibi Kitaba ve sünnete tabi olmanın vacip olduğunu, bunun tüm hidayet türlerini kapsadığını, tefrika ve dalaletin hidayetin bir kısmını terk edince gerçekleştiğini belirtmiş, nefiy ve ispatta aşırı gitmek suretiyle oluşan bidatleri, türlerini ve ortaya çıkış şekillerini beyan etmiştir.
- Usul, füru, fıkıh, tasavvuf ve sonradan ihdas edilmiş siyaset gibi sonradan ihdas edilen taabbud içerikli fiil ve görüşlerin hükümlerini zikretmiştir.
- Kelamcılara, sufilere ve bazı fıkıhçılara, Özellikle Mutezile ve Eş `ari kelamcılara reddiyeler yapmıştır.
- Rıza,ru`yetullah, muhabbet besleme, sekr hali, sema konusu, cemal sevgisi, ikrah bazı ıstılahı kavramları da açıklamıştır.