Eğer bir toplum hızla sanayileşiyor ve dünya ile bütünleşiyorsa toplumun üst düzey örgütlenmesi olan devlet, bu devlet üzerine titrediği ideolojik değerler, ideolojik amaçlara hizmet eden siyasi kurumlar ve bürokrasi değişimin dışında kalamaz. Değişimin engellenmesi için sivil topluma yönelen baskı ve zorlamalar, demokrasiyi ertelemeden öte bir işe yaramaz.
Seçimle iş başına gelen hükümetin darbe dehdidiyle yıkıldığı, beş milyon seçmenin oyunu alan bir siyasi partinin kapatıldığı, muhalif ses çıkaran siyasetçi ve aydınların hapse atıldığı ve siyasetten yasaklandığı 28 Şubat krizi de böle bir erteleme işlevi görmüştür.
Türkiye hak etmediği bir kriz yüzünden, 21. yüzyıla devletten geçinen `siyasetçi-bürokrat-sermayedar` ittifakının baskı ve tehditleri altında giriyor. Bu yüzden devletle derin ilişkileri olan çeteler üzerine gidilemiyor, yolsuzluklara batmış siyasi liderler koltuğundan sökülüp atılamıyor.