Hukuk hayatımızın içinde yer alır ve onu düzenler. Onsuz düzenli bir hayat düşünülemez. Kurallar hatalı yapılabilir; ancak ona uymamak daha büyük sorunlara yol açar. Dolayısıyla, hukukun üstünün olduğu ve kuralların titizlikle uygulandığı ülkeler hem huzurlu hem medenî ülkelerdir. Zira, hukuk düzeni, kaba kuvveti ortadan kaldırır ve onun yerine devlet gücüyle adaleti tesis eder. Hayatımızın her an ve aşamasında hukuk vardır ve olmalıdır. Ancak böylece medenî ve gelişmiş bir ülke haline gelebiliriz. Bu arada gelişmeyle hukukun önemli ölçüde bağlantılı olduğunu da belirtmek gerekir. Özetle hukuk, toplumsal düzeni, esenliği, güvenliği ve barışı sağlamak için önemli bir araçtır; en önemli özelliği de öngörülebilir olmasıdır. Hakeza, kamu yönetimindeki düzeni, intizamı, huzuru ve verimliliği sağlamanın ve çatışmaları azaltmanın en etkili yolu, idare hukuku hükümlerinin özenle uygulanmasını sağlamaktır. Bunun için hem yöneten hem de yönetilenlerin azamî ölçüde çaba sarf etmesi gerekir.
İdare hukuku, kamu yönetimi alanında çalışanlar için, olmazsa olmaz hukuk dallarından biridir. İyi bir idareci olabilmenin yolu idare hukukundan geçer. Yani, iyi bir idarecinin mutlaka hukuk, bilhassa da idare hukuku alanına hâkim olması gerekir. Günümüzde ne yazık ki pek az insan, bu gerçeğin farkındadır. Hukuk devleti olabilmek için öncelikle yöneten, sonra da yönetilenlerin idare hukukuna vakıf olmaları elzemdir. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğüne dayalıdır; ancak bunu sağlayabilmek için toplumsal işbirliğine ihtiyaç vardır. Bir başka deyişle, yönetilenlerin kendilerine uygulanacak yasalardan en azından haberdar olmaları, daha nitelikli ve hukuka uygun bir yönetim sürecinin yaşanmasını sağlayan bir niteliktir. İdare edilenler kendi hak ve hukuklarını koruyabilmek için en az yönetenler kadar idare hukukuna hâkim olmalıdır. Bu niteliği kazanan kimseler; müstakbel idareciler arasında önemli bir yer edinir. Her kamu çalışanı, öncelikle hukukun temel ilkeleriyle ilgili bilgilere sahip olmalı, daha sonrada çalışmakta olduğu mesleği yürütmek için gerekli olan idare hukukuyla alakalı esaslı bir bilgi birikimi edinmelidir.
İdare hukuku kodifiye edilmiş bir alan değildir. Bir başka deyişle, idare hukukuyla ilgili kanunlar tek bir kanun altında birleştirilerek, idare ya da yönetim kanunu adı altında yayınlanması şimdilik mümkün değildir. Bu nedenle de idare hukuku; kamu yönetimini ilgilendiren pek çok yasal düzenlemeleri içeren geniş bir alanı kapsamaktadır.
Günümüzde pek çok hukukî sahada olduğu gibi, idare hukuku alanındaki en büyük sorunlardan birisi de çok kısa süreler içinde sürekli mevzuatın değişmesidir. Toplumsal değişime ayak uydurmak zorunda olan yasaların, bu denli hızlı değişmesi hukuk alanındaki belirsizliği artırmakta ve uyum sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu nedenle de yasalardaki temel mantığı ve yaklaşımı kavramak, temel bilgileri edinmek bu süreçte daha doğrudur. Böylece, idare hukuku alanındaki yenilikleri takip etmek daha bir kolaylaşır.
İdare hukuku kitabını, mümkün mertebe sade ve anlaşılır bir dille yazılmaya çalıştım. Zira, yasaların dili maalesef çok ağır ve ağdalıdır. Uzun cümleler okuyanı anlama problemiyle karşı karşıya getirir. Çetrefilli cümleler zaman zaman mananın zihinlerde kaybolmasına yol açmakta ve okuyucuyu sıkmaktadır. Ayrıca, idare hukuku sahası çok geniş olduğu için kitabın hacmini artırmamak ve kitabı okunur kılabilmek için pek fazla detaya da girilmemiştir.