İctihad ve fetva, fıkıh ve usul-i fıkıh ilminin en önemli konularındadır. Bu iki konu genel itibarıyla usul-i fıkıh ilminde bu ilmin dört esasından biri olarak kabul edilen ictihad başlığı altında ele alınmış, bunun yanında tarih boyunca müstakil kitaplara da konu edilmiştir. Fetva, genel itibarıyla ictihad faaliyetinin bir sonucudur. Fetva, İmam Nevevî ve İbn Kayyim gibi âlimlerin ifadesiyle, âlemlerin Rabbi olan Allah adına imza atmaktır. Bu ifade dahi fetva faaliyetinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Sadece Dârîmî’nin Sünen mukaddimesinde yer verdiği haberlere bakıldığında sahâbe ve tâbiîn âlimlerinin bu faaliyeti ne denli ağır bir mesuliyet olarak telakki ettikleri görülecektir. Bununla birlikte fıkıh tarihi boyunca fetva faaliyetinin icrasında genelde müftîlerden kaynaklanan birtakım problemlerden bahsedilmiştir. Ancak bu alanda sözü edilen problemler hiçbir dönemde asrımızdaki seviyeye ulaşmamıştır. İletişim vasıtalarının baş döndürücü bir hızla gelişmesi, ilmin yayılmasına olumlu hizmet ettiği gibi cehaletin yayılmasına da hizmet etmiştir. Bu bağlamda özellikle de internet aracılığıyla yayınlanan ve kime ait olduğu tam olarak tespit edilemeyen nesebi meçhul fetvalar insanlar tarafından alınmakta ve mucebince amel edilmektedir. Televizyon ekranlarından fetva usulüne dair konular kaide ve kurallar hiçe sayılarak canlı olarak verilen fetvaların yol açtığı zararlar da bundan daha az değildir. Bütün bu olumsuzlukları birlikte değerlendirdiğimizde çağımızda bir fetva anarşisinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.