Uyumu korumak ve çatışmadan kaçmak adına her şeyi alttan alan, ne yaparsa yapsın kabul eden konumdaydım. Bir süre sonra kendi kendime dedim ki: “Ben yapıcıyım, iyimserim ama neden hiçbir şey düzelmiyor?”
Bedenim ve ruhum bunu hak etmedi, biliyorum. Çok seven benliğim, sevgisinin hiçbir karşılığını alamamış, üzerine bir de ihanette uğramıştı. Bunu kabullenmek, sindirmek, kelimelere dökmek kadar kolay değildi.
“Ah, keşke!” dediğim o kadar anım oldu ki… Şimdi hangisine üzülsem, hangi birine “Aman boş ver.” desem, bilmiyorum.