Erdem memuriyetini Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde geçirmiş idealist bir savcıdır.
İşi gereği kendisini türlü olaylar arasında buldukça, bedeni ve ruhu; günlük hayatta başka insanların farkında bile olmadığı bu olaylardan ciddi şekilde etkilenmektedir.
Ailesini mesleğinin dışında tutmaya ve hislerini dışarıya belli etmemeye gösterdiği çaba, onu giderek tıpkı annesi gibi, daha da içine kapanık biri haline getirir.
Edindiği sonsuz tecrübe ile durmaksızın hayatı sorgular. Bunu yaparken bir yandan da aşkın gücünü öğrenmektedir.
Sevim; onun tek ve büyük aşkıdır. Sevda ise onların aşkının en güzel tanımı ve birlikte yaşanırken anlam bulan iki kişilik bir yolculuktur. Sevda; Erdem ve Sevim’dir.
Aile kavramının sevdikleri için yaptığı ve yapmaktan vazgeçmek zorunda kaldıkları ile Erdem salt gerçekliği kabullenirken yine de yaşadıklarını kaderle birleştirmeye, yaptığı iç hesaplaşmalarda geçmiş ile bugün arasında bağlar kurmaya çalışmaktadır.
Ancak atladığı bir şey vardır ki; aile fertleri de aslında onunla aynı durumu ve hesaplaşma içindedir.