Tükendi
Stok AlarmıCebrail’in Peygamber’imize sorduğu iman, İslam ve ihsan kavramları, dinî ilimlerin üç saçayağını oluşturan Kelâm, Fıkıh ve Tasavvuf ile sistematik hale gelmiştir. İslâm ilim geleneğinin şekillenmesinde önemli bir yeri teşkil eden Kelâm ilmi olmadan diğer ilimlerin usûllerini belirlemek mümkün değildir. Akıl ve nakil dengesini bir kuşun iki kanadı gibi kabul eden Kelâm ilmi her ikisinin alanlarını ve işlevlerini tespit etmeyi üstlenmiştir. Ümmet-i Muhammed’in ifrat ve tefrite sapmadan itidalli bir yol takip etmesinde Es’arî ve Mâtûridî görüşlerin oluşturduğu Ehl-i Sünnet Kelâmının tarihte üstlendiği misyon inkar edilemez. Hicri 11. Miladi 17. Yüzyılda en önemli ilim merkezlerinden Mısır’da Ezher şeyhi olan İbrahim Lekânî, yazmış olduğu Cevheretü’t-Tevhid adlı manzum eseri ve şerhleriyle Kelâm geleneğine katkıda bulunmuştur. Cevheretü’t-Tevhid adlı eserinde Mâlikî-Es’arî bir çizgiyi takip etmesine rağmen şerhlerinde yeri geldikçe Mâtûridî görüşlere katıldığını hatta Mutezile’ye fazla yüklenildiğini belirtmesi onun taassuptan uzak muhakkik bir Kelâm alimi olduğunu göstermektedir. Ancak İbrahim Lekânî’nin Kelâmî görüşleri ve Kelâm ilmine katkısı su ana kadar detaylı şekilde incelenmemiştir. Tarihsel Kelâm birikimini yansıtması, Hicri 11. Yüzyıl Kelâm eğitiminin seviyesini göstermesi ve Es’arî-Mâtûridî Kelâmını uzlaştırarak Ehl-i Sünnet Kelâmının teşekkülüne katkıda bulunması, elinizdeki bu çalışmanın önemini göstermektedir.