İslâm felsefesinde Meşşâî Okulun en önde gelen filozofu olan ve İslâm dünyasında "eş-Şeyhü’r-Reîs", Batı’da da "Avicenna" olarak tanınan İbn Sînâ felsefesinde metafizik büyük önem arz etmektedir. Kendinden öncekilere oranla daha açık ve daha metodik olan İbn Sînâ sisteminde metafiziği bir yönden aldığı İslâmî kültür doğrultusunda açıklarken, diğer yandan, birincisini bastıran felsefî kültürde Fârâbî’nin şerhiyle nüfuz edebildiği Aristo metafiziği ağır basar. Özellikle nefsin veya ruhun varlığı ve cevherliliği hususunda gösterdiği deliller, verdiği bilgiler Orta Çağ düşüncesini aşarak, Yeni Çağa ışık tutar mahiyettedir. Dolayısıyla İbn Sînâ metafiziği, Aristocu, Yeni-Eflâtuncu ve İslâmî düşüncelerin bir sentezi mahiyetindedir. Aristo metafiziğinde bulunan konuları aynen inceleyen İbn Sînâ, problemlere İslâmî görüş açısından bakar; ancak Yeni-Eflâtuncu düşüncelerin de karışmasıyla ortaya yeni bir görüş çıkar.