Oryantalizmin en göze çarpan özelliklerinden biri sözüm ona “Doğulu” olarak nitelenen düşünürlerin teorik belirleyiciliğini görmezden gelmesidir. Her ne kadar sosyal ve beşerî bilimlerde Oryantalizm ve yine onunla yakından ilişkili Avrupamerkezcilik gibi sorunlar eleştiriliyor olsa da çığır açıcı Batı-dışı düşünürlerin dikkate alınması büyük oranda hâlâ söz konusu değildir. Başka bir ifadeyle, her ne kadar Oryantalist yaklaşımların Batı-dışı alternatiflerini inceleme görevi, bizzat Oryantalizm eleştirilerine eşlik eden mantıksal bir gereklilik olsa da –birkaç istisna dışında– bu görev hâlâ gerçekleştirilmemiştir. Bu durum, İslam, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarında çalışanlar için özellikle geçerlidir. İşte bu sebeple, elinizdeki çalışma, ele aldığı konu hakkındaki teorik yetkinliği ve bu yetkinliğinin farklı zaman ve yerlerle potansiyel ilişkisi genellikle görmezden gelinen bir düşünürün tarihsel sosyolojisine odaklanmaktadır.
Bu bağlamda İbn Haldûncu Sosyoloji`nin temel iddiası, İbn Haldûn’un çalışmalarından hareketle tarih ve çağdaş toplumla çok yakından ilişkili bir modern sosyolojinin yeniden inşa edilebileceği; ancak İbn Haldûn’un bir teorisyen olarak görmezden gelinmesi sebebiyle bu yeniden inşa ve uygulamanın şimdiye kadar yapılmadığıdır.