Kalp vücutta sadece bir et parçası değil, Allah’ın hakîkatinin görünme yeridir. Hadîs-i kudsîde “Yere göğe sığmayan Allah, mümin kulunun kalbinde tecellî etti.” buyurulur. Kalbin aydınlanması bedenin dengesine, nefsin adâletine sebep olur. Kalbin bütün organlara yayılan ana damarların toplanma yeri olduğu düşünülürse, bu aydınlık bütün âzâlara eşit olarak dağılır ve vücut -yani olmayan varlığımız- devamlılık arz eden bir diri haline gelir. Vücut içinde kalp, berzahtır ve Peygamberlik makamını temsil eder.
Şuayb, İbnü’l-Arabî Hazretleri’ne göre “kalbiyye” hikmetinin açıklanmasıdır. Allah, Sâlih makamında vücudun fethinden sonra kalp makamından tecellî edip kulunu diri kılar. Âyet-i kerîmede “Kalbin yok mu ki idrak edemiyorsun?” sözü, hakîkî idrak mahallinin kalp olduğunu açıklar. Bu durumda kalp; keşif ve ilham mahalli, hakîkî bilme vâsıtası, gaybın anlamlarının yansıdığı ve hikmetlerinin indiği bir aynadır.