Edebi türlere antropolojik açıdan şöyle bir nazar ederse şiirin bu edebi çeşitliliğin en üstün ırkı olduğunu söyleyebiliriz. Bu oldukça faşist ve oldukça öznel bir yargı gibi görünüyo olabilir. Oradan bakınca. Ya da bir gönül hipotezidir bu hiçbi bilimsel kalıba sığdırılamayan. Evet,
bu görüş sonsuza kadar hipotez aşamasında kalabilir ama umuyorum ki zihinlerinizin uzak diyarlarında bir yerlerde benimle hemfikirsinizdir. Şiirden roman, kardan adam gibi…
Kendini yavaş yavaş güneşe teslim eden bir adam !.. Satırların arasında
tüm ışıltıyla beliren ve usul usul eriyen mısralar !..
" Huzursuz Evi " eşit mühimmatla, mısralarla satırların çarpıştığı küçük çaplı ama şiddetli bir meydan muharebesidir. Tohumdur " Huzursuz Evi ʺ küçük bir kızın kalbine düşen, bazen sancı veren, bazen umut olan. Gizli gizli beslenip büyütülmüş tam köklerinde çürüdü derken
yeniden flizlenmiş, küsmemiş vazgeçmemiş mavi bir karanfildir acıdıkça
kızaran ve kırmızının alev tonlarında ışıldayan.
Şimdi siz ona ister uzun bir şiir, ister kısa bir roman !..