Ömer Seyfettin, öykücülüğümüzün kilometre taşlarından biri olarak kısa ömrüne yüz elliden fazla öykü sığdırmakla kalmaz, Türk edebiyatını halkın diliyle buluşturmanın mücadelesini de verir. Bilhassa Yeni Lisan manifestosundan sonra kaleme aldığı öykülerde, sav unduğu fikirlerin doğrultusunda bir dil anlayışı göze çarpar. “Bahar ve Kelebekler ” bu öykülerin ilkidir.
Ömer Seyfettin, döneminin tartışmalarını, çelişkilerini, yaşanan toplumsal değişimi ciddiye alır. Doğu ve Batı, alaturka ve alafranga, eski ve yeni çatışmasını kimi zaman Balkanlar’da bir askerin, kimi zaman İstanbul’da bir muharririn kimi zamansa taşrada bir memurun gözünden anlatır. Çocukluk, Balkan coğrafyasında yaşanan hadiseler, Türk kimliğinin inşası, kadın ve erkek münasebetleri, liyakatsiz tiplerin hicvedilmesi, taassup eleştirileri de Ömer Seyfettin öykülerinin izlekleri arasındadır.