Hukuk ve Sanat birbirinde ayrı gibi görünse de aslında iç içe geçmiş iki bilimdir. İnsanı insan yapan, onurlu yaşamasını sağlayan haklar, ancak manevi varlığını geliştirmesine katkı sunan sanatla anlam kazanabilir. Dolayısıyla Sanat, Hukukun gerçekliğine, manevi dünyayı geliştirip anlamlandırarak katkı sunar. Bu durum hukuk ve sanatın; temel insan ihtiyaçlarından olduğunu ortaya koymaktadır.
Temel ihtiyacın karşılanabilmesi ve birey olarak insanın kendisini özgürce geliştirmesi ve güven içinde yaşaması içinse, siyasal gücün, hukuku ve sanatı teşvik etmesi, desteklemesi ve özgürlük alanını anlamını yitirtecek biçimde daraltmaması gerekmektedir.
Kurullar bütünü olarak hayatımızın her alanını düzenleyen Hukuk, sanat alanını da hak ve özgürlük bağlamında düzenlemektedir. Bunun nedeni, sanatın bireysel meslek olma niteliği dışında, çalışma biçim, araç ve yöntemlerinin evrensel olması, yaratılan eserin yaratıcısı dışında topluma mal olması ve bu anlamda evrensel anlam taşıyarak insanlığa hitap etmesidir. Hal böyle olunca yaratıcının özgür olması gerekmekle birlikte, geleceğe aktarılacak ve günümüzde gerçekleştirilen eserin ortaya çıkma aşamasında ve sonrasında fikri ve telif hakları yanında, mali hakların, çalışma koşullarının belirlenmesi, kurallar manzumesinin oluşturulması gereklidir. Bu durum hem eser sahibi ve hem de eser için önemlidir.
Bu kitap, bu bağlamda hem teorik konuların ve hem de uygulama içinde yer alan aktörlerin hukuksal sorun, mevzuat ve güvencelerine değinmekte, hukuki açıdan konuyu açıklamaktadır. Hukuk ve sanat ayrı görünen konuların birbiri ile nasıl iç içe olduklarını bilimsel olarak ele almaktadır. Gerek kanuni düzlemde Anayasa, FSEK, TMK, TBK, İK, SGK gibi ulusal mevzuatın yanında uluslararası düzenlemelere de değinilen bu Kitapta aynı zamanda konu ile ilgili yargı kararlarına da yer verilmiştir. Öte yandan konu sadece kanuni düzlemde değil disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınarak farklı alanlarda uzman kişilerin yazılarına da yer verilerek bakış açıları ortaya konulmaya çalışılmıştır.