*Yıllar önce Ferhan Şensoy’un başrolde oynadığı ‘Şans Kapıyı Kırınca’ isimli filmi izlemiştim. Sımsıcak, neşe dolu bir filmdi. Yurdum ailesi bir yarışmaya katılıyor; sebzelerin, meyvelerin kalorilerini bilerek para kazanacaklar. Aile reisi orta halli bir minibüs şoförü. Sonuncu soruda patatesi bir kalori şaşırıyor. Teselli mükâfatı sekiz gün sekiz gece Barboonia Adası’nda tatil. Hayali bir ada. İşte o hayali adayı görür görmez ‘Orada olmalıyım,’ demiştim. Hayali ada Küba’ydı…*
Kimilerine göre sosyal, kültürel ve faydacı kaygılar nedeniyle korunmuş kocaman bir yapı stoku; kimilerine göre de halkının mojito içip, salsa yaptığı, dünyaca ünlü plajlara sahip, insanların yaşamayı hayal ettikleri bir ülke…
Her şeye rağmen ayakta durmayı başaran üç ya da dört katlı eski evleri, çocukların sokak beyzbolu oynadığı, büyüklerin kapı eşiğinde oturup etrafı seyrettikleri arka sokaklarla dolu bir ülke…
Küba siyasi bir meydan okumanın, bir halkın sabır ve azminin yaşayan örneği…
Bu kitap Küba’da yolculuk yapan bir gezgin/yazarın güncesi. Davranış Bilimleri Uzmanı Benian Çulhaoğlu, bu kez güneşli, aydınlık, rengârenk bir ülke olan Küba’daydı. Ve her zaman olduğu gibi tek başına. Bu şiirsel ülkenin kentlerini gezerken gördüklerini, yaşadıklarını objektif bir yaklaşımla aktarmasının ötesinde güvenli, rahat ve ekonomik nasıl gezilir ipuçlarını da veriyor. Öyle ki Küba’yı birlikte geziyormuşçasına tanıyorsunuz… Ama siz gene de Küba’ya gidin..