Dua ibadetin özü olması hasebiyle, kulda Allah’ı tanıma (yani marifetullah) şuurunu daha canlı ve devamlı hale getirmek suretiyle Müslümanca bir hayat yaşamak için gerekli duyarlılık ve bilince ulaştırması; ayrıca hayatı Allah rızası doğrultusunda daha anlamlı kılmak için gerekli olan zihin duruluğu, moral, güç, sağduyu ve ferasetin gerçekleşmesine imkân verir. Bu durumda dua, gerçek bir tevekkül halini alır yani bir sıkıntıyı çözmenin veya önlemenin gerekli bütün yolları Allah`a dayanmanın sağladığı sükûnet ve güçle çözülür ve sonucun hayırlı olması Allah`tan beklenir.
Allah`ı anmanın ve O`na sığınmanın, Allah rızasına ulaştırıcı olması yanında kul açısından O`na duyulan yakınlık sonucunda uzak veya yakın birçok fayda ve mükâfata vesile olması söz konusudur. Kur`an`a göre dua edene Allah karşılık verir ve Allah`ı anan kimseyi Allah da anar.
Dua, insanın Allah`a kulluk faaliyetlerinin esas unsurudur ve İslâm literatüründe genel anlamda dua terimi, bu unsurun değişik kavramlarla anlatılan çeşitli görünüşlerini de ifade eden geniş bir muhteva kazanmıştır.Buna göre dua kulun Allah`tan bir şey dilemesi, Allah`ın rızasını istemesi, Allah`ı yardıma çağırması, anması demek olur.