Tükendi
Stok AlarmıHadis şerh edebiyatı büyüyerek günümüze ulaşmıştır. Bunun önemli bazı örneklerine hareketli ve renkli bir kültüre sahip olan Hind bölgesinde rastlanmaktadır. 19. asır, İslam ülkelerinde siyasi, fikrî ve sosyal anlamda karışıklıkların ve iç çekişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Hindistan da bu çekişme ve karışıklıklardan payını maalesef fazlasıyla almış bir coğrafyadır. Bölgede İngiliz sömürgeciliği, misyoner faaliyetleri ve oryantalizmin etkisi her zaman hissedilmiştir. Bu faktörlerin Hind alt kıtasında yaşayan Müslümanların dinî yaşamlarında ve İslam’ı anlama noktasında olumsuz etkileri olmuştur. Gerçi bu vesile ile Kur’ân ve sünneti doğru anlama gayretleri de söz konusu ortamın ve şartların olumlu neticeleri olarak görülebilir.
Hind bölgesinde 19. Asırda hadisleri anlama gayretleri kapsamında önemli eserler telif edilmiştir. Bu eserler içinde hadis şerhleri önemli bir yer tutar. Hindistan Ehl-i hadis ekolü içerisinde de bu tür çalışmalar göze çarpmaktadır. Bu çalışmalardan önemli birisi Avnu’l-Ma’bûd Şerhu Sünen-i Ebî Dâvud isimli eserdir. Çalışmamızda, bu eseri üzerinden Şemsulhakk el-Azîmâbâdî’nin (ö. 1911) şerhçiliği konu edilmiştir. Tasnif edildiği dönemden bu yana farklı âlimler tarafından şerh edilen Ebû Dâvûd’un (ö. 275/888) Sünen’inin önemli bir hadis kaynağı olduğu bilinmektedir. Bu kıymetli eser üzerine yapılan şerhler göz önüne alındığında Azîmâbâdî’nin çalışması, bu şerh geleneğinin son ürünlerinden sayılabilir.