Ne yolu tanıyoruz ne yolcu olan kendimizi. Zaten amaç da bu: Tanışma; hem kendimiz hem yol ile.
Ancak bu yol dümdüz ilerlemiyor, daha başından anlıyoruz. Keskin virajları var yolun, çukurları, kıyısında uçurumları. Yetmezmiş gibi bir de diğer yolcuları...
Her biri biz kadar sağlam birer yolcu... Ancak asıl engel bu da değil. Asıl engel, tüm bunların yanında taşımak zorunda olduğumuz yükler, heybemizdekiler. Heybesinde iyiye ve güzelliğe dair nice yükler taşıyanlar virajları ustalıkla alıyor, diğer yolculara tozunu yutturuyor.
Ancak çer çöp ve kötüye dair yükleri sırtlamış olanlar adım başı soluklanma ihtiyacı hissediyor, ufacık darbede yığılıp kalıyor yahut uçurumdan yuvarlanıyor ve hep geç kalıyor.