Gün geldi insan kendini ifade etme isteği duydu. Düşündü taşındı mağara kayalarına resimler yapmayı öğrendi. Binlerce yıl sonra gün yüzüne çıkarılacak kayalara aktardı duygularını. Sevinçlerini, korkularını, rüyalarını… Sonra ateş başında anlatımlara başladı. İnsan bu sefer, diğer insanlara duygu ve hislerini direk aktarma yolunu keşfetti. Yani hikâyeyi keşfetti. Bin yıllar geldi geçti. Yazı bulundu ve insan yazmaya başladı. Aklından geçenleri sadece ifade etmenin değil, uzun süre muhafaza edebilmenin de yolunu buldu. Yazı yolu ile hikayelerini ileri ki kuşaklara aktarmayı başardı. Bugün ellerimizden düşürmediğimiz dijital cihazlar aracılığı ile sosyal medya hesaplarımızdan günde sayısız defa yaptığımız paylaşımlarda farkına bile varmadan hikayeleri kullanıyoruz. Anlatımlarımız arasında bağ kurmaya çalışıyor, bu yolla yakın ve uzak çevremize aktarımlarda bulunuyoruz. Sosyal ve kültürel hayatta, iş hayatında, sosyal medya kullanımında, ürün tanıtım ve pazarlamasında, hikayeler hayatımızın her alanında kendisine yer bulmuş durumda. Ve hepimiz bilerek veya bilmeyerek artık birer hikâye anlatıcısı vasfına sahip olmuş durumdayız. Artık hepimiz birer hikâye anlatıcısıyız. Hikayelerle yaşamanız, anlatımlarınızı kuşaktan kuşağa aktarmanız dileğimle…