"Evet, her şey hiç! Her şey bir sabun köpüğü! Saadet de öyle! Tutmak, yakalamak istediğiniz zaman parmaklarınız birbirine sürünüyor. Ve ortada hiçbir şey yok. Ya aşk! Aşk nedir? O kadar kahir, o kadar elle tutulabilecek kadar muazzam bir ıstırabı olan bu aşk nedir? Hiç, o da bir hiç, öyle değil mi?"
Seza, küçük oğlu Mehmet ve dadısıyla yaşarken evli bir adam olan Atıf`la ilişkisi olur. Atıf, ölen kocasının ortaklarında kalan parayı alması için Seza`nın yurtdışına gitmesine yardım eder. Seza yurtdışındayken Atıf`ın başından savmak için kendisini yurtdışına gönderdiğinin farkına varır. Yurtdışında bir taraftan kocasından kalan parayı almaya çalışırken, bir taraftan da oğlu Mehmet`in hastalanmasıyla hastane ve sanatoryumlarda vakit geçirmeye başlar. Her şeye rağmen Mehmet`i kurtaramaz.
Suat Derviş, 1935 yılında Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen ve 1939 yılında kitap olarak yayımlanan eseri Hiç`te bir kadının dünyasını anlatıyor. Yazar, bu eserinde farklı açılardan annelik ve aşk temasını ve Doğu ile Batı arasındaki farklılıkları da olağanın dışında bir bakış açısıyla ele alıyor.