Ne kadar zamandır bu defteri eline almadığını düşündü. Ondan aynldığı gün bu günlüğü dolaba kilitlemiş ve bir daha eline almamıştı, sanki içine yüreğini de koymuş tu. Komodinin üzerinde duran kalemine uzandı ama sonra vazgeçti. Şu anda yazmak istemiyordu. Şu anda duygulara öylesine karmaşıktı ki bunu nasıl yansıtacağını bilemiyordu. Zaten bu duyguların neden kaynaklandığını da bilmiyordu. "Seni çok özlüyorum. Dedi kısık ama bir o kadar hüzünlü bir ses tonuyla. "Seni çok özlüyorum Sühan..."
Kalemi elinden bıraktı, usulca sayfaları çevirdi. İşte onunla karşılaştığı ilk günün anısı yazıyordu. Gün, zaman hiç önemli değildi... Onu tanıdığı gündü, onun yaşam başlangıcı ve yaşam sonu... "Sevgili günlük..." diye başladı defterin ilk sayfasındaki ilk cümleyle birlikte... Sesi boğuk çıktı. Yüreğinde daha önce hiç hissetmediği bir acıyla sarsıldı. Gözleri buğulandı ancak yaşlar göz pınarlarında hapis kaldı. Boğazından kısık bir hıçkırık sesi çıktı.