Sadece iki haftalık yani 14 günlük bir sürede yaşadıklarımız koca bir yıla değer. Sayılı günler ve saatler tez biter. Biter bitmesine de yaşananların tadı damağında kalır insanın. *Her Gün Bir Hikâye* denemesini bir kitap olarak düşün- medim. Sadece her gün bir hikâye yazıp *Kampın Sesi* ga- zetesine vermeyi düşünmüştüm. İlk yazıyı yazdım ve kamp komitesine verdim. İlk hikâye kampa yaptığımız yolculuğu anlatıyordu. İkinci hikâye *Susturun Şu Kadını* idi. *Her Gün Bir Hikâye* adı altında kitaplaştırmayı uygun gördüm. Bu kitapta anlatılanlar kurgu değil gerçektir. Biz tarihi- mizi bizzat yaşayanların anlatımından öğreniriz. Bize düşen yaşananların, deneyimlerin yok olup gitmesini önlemektir. Yaşananlar, yaşayanlarla sınırlı kalmamalıdır. Edebi bir dille Yazılan hikâyeler, kamp katılımcılarına ve gözlemlere dayanıyor. Belge ve inceleme içermediği için hikâyelerde geçen isimler de gerçek değildir.
İyi okumalar.