“Yemyeşil fındık bahçelerinin yerini renksiz, şekilsiz, soğuk, birbiri üstüne binmiş gibi duran yüksek beton yapıların kapladığını içi sızlayarak seyretti. Deniz ilçenin merkezine ayaklarını sokacak kadar yakınken koca koca moloz taşlarıyla uzağa gönderilmişti. Buralara ne olmuştu? Çarşı, pazar esnafının hepsi yabancıydı.”
Ay yüzlü genç kadın,” Zalim bir kocadan boşanabildim. Onun sevincine lokma tatlısı döktürüp dağıtıyorum. ”dedi.
Kitlenin yürümesine engel olanlar, selin önündeki ağaçlar gibiydi. Caddenin iki yanındaki halk, kadın selini alkışlayarak izliyor; kadınların özgürlük yürüyüşü cadde boyunca yaşamı durduruyordu.
Kış günleri bizim için çok zor geçer. Kar, beyaz örtüsüyle her yanı kapladığında biz yiyecek bulamayız. Bu yüzden günlerce aç kalırız. Böyle günlerde o iyi insan, her yanı dökülen otomobiliyle köy yollarına gelir, ” Kuzum kuzum…” diyerek tek tek hepimize sarılır; biz getirdiği kemikleri yiyerek ölmekten kurtuluruz.