Aramızda hep bir şeyler eksik.
Sadece aramızda mı? Tüm hayatımızda bir şeyler eksik.
Ben başladığı hiçbir şiiri tamamlayamayan bir adamım.
Tüm şiirlerim eksik. O yüzden bir türlü anlaşılamıyorum.
Anlaşılmak gibi bir kaygım olduğu söylenemez aslında...
Kâzım Koyuncu’nun dediği gibi, “Birbirimizi anlamamız için aynı dili konuşuyor olmamıza gerek yok. Ezildikten sonra hepimiz aynı şarabız.”
Nedense hep yalnızlıktan bahsettiğimi sanıyorsunuz...
Oysa ben kalabalıkları anlatıyorum ve onların içinde ne kadar yalnız olduğumu... Şiirlerim çoğu zaman umutsuz ve hüzünlüdür... Ben de isterdim şiirlerimde bir çocuğun gülüşünü anlatmayı ama binlerce çocuk öldü. Bunu onlara yapamazdım...
Düşünüyorum da... Kâğıdım beyaz, mürekkebim zifir karası.
İçim dışım hüzün, kimse benden rengârenk şiirler bekleyemezdi zaten... Diyorum ya hep bir şeyler eksik; içimde umut, dünyada barış, insanda huzur... Yine de yazacağım... Ölünceye dek bitmeyecek kendimle olan kavgam.
Artık baharın geleceğine olan inancımı yitirdim... O gün yetişen asmaların ürünleri çoktan şarap olup şişelendi bile... Şimdi vakit yaklaşmışken bir incir ağacı gölgesinde dünya barışı hakkında hüzünlü birkaç şiir düşleyebilirim...
Bir gece ansızın dolunaya bakacağım ve tan yeri ağarmadan dökülüp sokağa “Yaşasın insanlık!” diye bağıracağım.