Güneşin sona kalan kızıllığı kayalıkların ve ilerdeki karlı dağların tepelerini aydınlatıyor ve sanki büyük bir yangın varmış gibi görünüyordu.
Heidi bu manzara karşısında hayrete düşmüştü. İlk defa böyle bir şey görüyordu. Aniden sıçradı ve eliyle tepeleri göstererek *Peter! Peter! Yukarıya bak, bütün dağlar yanıyor, oradaki karlı tepeleri görüyor musun? Karlar da yanıyor. Ooo! Şimdi gökyüzü de öyle oldu. Peter kalk, kayalıklara bak, yangın büyük kuşun yuvasına doğru gidiyor, köknar ağaçları da yanıyor,* diye haykırdı. Peter küçük kızın bu haline kahkaha ile gülüyordu. *Hayır Heidi! Yangın falan yok, her zaman böyle olur, güneş batarken her taraf kıpkırmızı olur,* diye cevap verdi.
Heidi *Yaa öyle mi! Fakat bu çok güzel bir manzara, şimdiye kadar hiç böylesini görmemiştim, sanki dağlar yanıyormuş gibi geldi bana,* dedi. Bu sırada Peter hazırlıkla meşguldü. Bir taraftan ıslıkla sürüyü toplamaya çalışıyor, diğer taraftan Heidi’ye *Yarın aynı şeyler olacak, merak etme, tekrar göreceksin, hem de her gün fakat artık dönmeliyiz, hava kararmaya başladı,* diyordu.