Alabildiğine seyreltilmiş yaşamlarımızda her nedense çok yoğunuz. Evreni, küreyi ve sonunda kendimizi tüketiyoruz. Bitmek bilmeyen bir maratonun koşucuları gibiyiz. Her seferinde ipi göğüslediğimizi zannediyoruz. Dikkatlice baktığımızda ne ip var ne de parkur ! Yine de sürekli koşuyoruz.
Peki ! Bütün bunlar olup biterken neredeyiz ve ne haldeyiz diye hiç kendimize sorduk mu? Yanıtları dışımızda aramayı bir bırakabilsek ! Bir an olsun ‘’Avatar’ınızı yaratıp içinizin yüzüne baktığınızı düşünün… Kim bilir neler göreceksiniz ?
Bu kitapta, kendi ‘’Metaverse’’ ümde çıktığım yolculukta, varlığımı bin yıl öncesinin Semerkand ’ında ve Ömer Hayyam ‘ ın dizinin dibinde buldum. Bir elinde kadeh, diğerinde yüzlerce formülün olduğu parşömenlerle karşıladı beni… Benimse yanımda bir cep telefonu ve beynimi kemiren onlarca soru vardı. Geçen bin yılda nereden nereye geldiğimizin muhasebesini birlikte yaptık. Her sorduğum soruya tokat gibi inen yanıtlarıyla silkelendim. Kim bilir belki soruyu soran da bendim yanıtı veren de!
Elinizdeki bu kitap bu buluşmanın kayıtlarıdır.
Ben mi ?
Kitabı size emanet edip onun dizinin dibine geri dönüyorum, inanın buralar çok daha gerçek ! VAGON KİTAP