Hayvanlar yaşamın ortaya çıkışından bu yana sayısız forma bürünerek dünyaya hareket katar. Sulardan karalara çıkışta, geçtikleri yerlere yuvalar kurar, gözler açarlar. Böylece soluk alan yeryüzünü tüyler, zarlar, kabuklar ve dikenlerle donatırlar. Vakti yürüten de onlardır, iklimleri taşıyan da.
Mitolojide hayvanlar evrenin yaratılışında bizzat yer alır. İlk balçığı onlar bulup getirir, gökyüzünü havaya kaldırır ve boşluğa yer açarlar.
Dünyayı hayvanlar taşır.
Tufanı haber verip yaşamı devam ettiren hayvanlar, fırtınaları da önden duyurur. Kentlerin nereye kurulacağı hayvanlardan sorulur. Çünkü her hayvan bir kâhindir; gelecek, hayvanın içinden okunur. Hayvanlar, tanrılarla ölüler ve tanrılarla yaşayanlar arasında çevirmendir. Şamanlar bir hayvana bürünerek yer değiştirir. Hayvanlar insana insanlar hayvana dönüşür. Bazen de her ikisi bir bedende buluşur. Ölümün bilgisi hayvandadır, ölümsüzlüğün sırrı da. İnsan ölmeyi hayvanlardan öğrenir.
Hayvan Mitosları, eski çağlardan ve farklı coğrafyalardan geçerek hayvanın metaforik izlerini mitoslar aracılığıyla sürüyor. Arılardan kuşlara, balıklardan sürüngenlere hayvanları konu eden bu çalışma, kültürün “yeniden yarattığı” hayvanların büyülü ve devingen dünyasına kapsamlı bir bakış içeriyor.