İnsan, üretmeden tüketen tek canlıdır. Süt vermez, yumurtlamaz, sabanı çekemeyecek kadar güçsüz, tavşanı yakalayamayacak kadar yavaştır. Yine de tüm hayvanların efendisi odur. Görev dağılımını yapar, her birimizi karın tokluğuna çalıştırır. Kalan tüm ürünü kendine ayırır. Toprağı kim sürüyor? Biz! Toprak kimin gübresiyle gübreleniyor? Yine bizim gübremizle! Ancak aramızda hiç birimizin sırtındaki deriden başka serveti yok. Siz, hemen karşımdaki inekler! Bir yılda kaç yüz hektolitre süt ürettiniz? Ve bu süt ne oldu da, yavrularınızı yeterince besleyemediniz? Düşmanlarımız bu sütlerin her bir damlasını keyiflerince midesine indirdi. Ya siz tavuklar, bu yıl kaç tane yumurta yumurtladınız? Ve bu yumurtalardan kaç tane civciv çıkardınız? Geri kalan yumurtaların hepsi Mr. Jones ve adamlarının zenginliklerine zenginlik katmak için pazarda satıldı! Ve sen Douce, yaşlılığında sana destek olacak hayaliyle analık ettiğin dört tayın nerede? Her biri daha bir yaşındayken satıldı ve onları belki de bir daha göremeyeceksin! Onlara sunduğun dört yavruya ve tarlalarda çalışmana karşılık sana ne verildi? Bir tutam kuru ot ve tavlada soğuk bir köşe! Şu sefil yaşantımızın bile doğal olarak sona ermesine müsaade etmiyorlar.