Hayvan Çiftliği merkezine insan kadar insan olmayan canlıları almış, geçmiş kadar bugünle açıklanabilecek ve ikisiyle ilişki kurmamızı sağlaması mümkün trajik bir romandır. Herkesin okuyabileceği modern fabl örneğidir. Emeklerinin sömürülmesinden ve öldürülmelerinden bıkıp insanlara karşı ayaklanan hayvanların hikâyesidir.
Geçmişte ya da günümüzde bir kesimi, kendileri kadar insanları temsil eden güngörmüş, bilge domuz Koca Reis, hırs ve öfke dolu Napoleon, alaycı eşek Benjamin, fedakâr at Boxer, akılsız kısrak Mollie, serçeleri tüm hayvanların kardeş olduğunu söyleyerek pençeleri arasına çekmeye çalışan kedi bile akıllarda kolayca yer edinen, bugünün insanıyla özdeşleştirilebilecek kişiliklerdir.
Romanda hayvanlar, dünyanın içinde dünyaya rağmen daha eşitlikçi bir topluluk ve dünya oluşturmak arzusuyla ele geçirdikleri çiftliği geri almayı deneyen insanlarla çarpışır, elleri olmadığı hâlde çiftliğin zor işlerini yapar, hatta bir yel değirmeni bile inşa ederler. Ne yazık ki oluşturmaya çalıştıkları o hayâllerindeki Hayvan Çiftliği otoritesini ilan eden gitgide `insanlaşan` hayvanların hırsları ve entrikaları nedeniyle yıkıma uğrar.
Hayvan Çiftliği bir hayvan hikâyesi olduğu kadar insan ve onun merkezinde olduğu bir dünya ve otorite tartışmasıdır.