Haylaz bir kalp benimkisi!
İlk haylazlığını daha ben yedi yaşındayken yaptı. Daha doğrusu biz onun haylaz yanını ben yedi yaşındayken fark ettik. Delik bir kalple doğmuştum! Kaç ameliyat, kaç hastane ziyareti yaşadım sayısını bilmem. Dedim ya haylaz diye! Bu delik dışında da yaptı haylazlıklarını kalbim. Hep deli dolu bir genç kız oldum. Muzırlıklarım say say bitmez... 19’umda evlendim. Çeyizimi İngiltere’de okumam için verilen parayla düzdüm. Evlendim, güzeller güzeli bir kızım oldu, derken boşandım...
Ben Ayşe. Ayşe Aral. Aral’ı yazmak benim için çok önemli. Niye mi? Çünkü ben Tekin Aral’ın kızıyım, Oğuz Aral’ın yeğeniyim. Gururla söylediğim bir şey bu. Bir diğer gururum ise öteki ismim: Yetiş Ayşe!
Kelebek’te yazılarımı yazmaya devam ederken, bir gün geldi, Ayşe dedim, bir şey yap be ya! Bir halta yara! Yetiş Ayşe böyle doğdu. Bir kadın, bir anne olarak beni çok gururlandıran işler yaptık. Aç bebekleri doyurduk, ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını sağladık... Düğün dernek yaptık. Beş yüze yakın çocuğa burs bulduk. Okurlarımla beraber yaptık her şeyi. Gelelim kitabıma... Bu kitapta kadın yazıları bulacaksınız... İlişkiler, aşk, ayrılıklar... Anne olmak, eş olmak, evlat olmak... Okudukça bir roman okuyormuş gibi hissedeceksiniz... Umarım zevk alırsınız. Zevk yanlış kelime belki... Bence kendinizden bir şeyler bulacaksınız. Çünkü ben de sizin gibiyim. Sandığınız gibi pamuklara sarılı bir hayat yaşamadım. Hiç kazık yememiş, herkesin peşinden koştuğu bir prenses değilim. Haylaz bir kalbe sahip... Hayatın iniş ve çıkışlarını yaşayan... Bazen ümitsizliğe kapılan bazen umuda sarılan... Tam da sizin gibiyim...