Eski zamanlarda bir gezgin, yolculuklarından birisinde bir köye yaklaşırken, önce önüne köyün mezarlığı çıkar. Mezar taşlarında isimlerin altında doğum ve ölüm tarihleri yerine; 1 yıl 10 ay, 2 yıl 5 ay, 3 yıl 8 ay gibi süreler yazılıdır. En yüksek kayıt 5 yıldır, kimse bunun üzerinde bir süre yaşamamıştır. Gezgin üzülür, ilk aklına gelen özellikle çocukları etkileyen bir salgın hastalıktır. Köy meydanında oynayan sağlıklı çocukları görünce çok sevinir. Demek ki salgın sona ermiştir. Çocuklara mezar taşlarındaki yazıları sorar, çocuklar da onu köyün bilgesine yönlendirirler. Bilge der ki, *Biz burada hepimiz hayatımız boyunca bir defter tutarız. Akşamları yatmadan önce o gün gerçekten yaşadığımızı hissettiğimiz, hayattan keyif aldığımız olayları ve süreleri not alırız. Birisi öldüğü zaman defterindeki süreleri toplar ve mezar taşına bunu yazarız.*
Dolu dolu bir hayatınız olmasını istiyorsanız kalbinizin sesini daha çok dinlemeli, korkularınızla birlikte yürümeyi öğrenmelisiniz. Ben öyle yaptım ve kendimi hazır hissettiğimde, hayatın ve öğrenilmiş korkuların beni sürüklediği yaşam tarzını bırakıp hayallerimin peşinden gittim. Artık hayatımın her anından çok daha fazla keyif alıyorum.
Bu kitap, benim kendi hayatımı seçme yolculuğum eşliğinde kişisel gelişim ile koçluk sanatının bir sentezini sunuyor. Hayatını Seç, olmak istediğiniz kişiyi, yaşamak istediğiniz hayatı seçmenizde size yol gösterecek.
Yaşadığınız hayat istediğiniz hayat mı, yoksa sürüklendiğiniz hayat mı? Çocukken olmayı istediğiniz kişi misiniz, yapamadığınız neleri yapmak isterdiniz? Asla yapamam dediğiniz şeyleri nasıl yapacağınızı keşfetmeye davet ediyorum sizi.
Hayat seçimlerle başlar. Hayatını seç, kendini seç!