Yas. Öfke. Mutluluk. Korku. Dikkat dağınıklığı. İğrenme. Umut.
Bunlar, yaşamımız boyunca çeşitli şekillerde hissetmeyi bekleyebileceğimiz duygular. Peki, bunların tümüyle, her gün karşılaşsanız ne olurdu? Ve onlarla başa çıkabilme yeteneğiniz, bir ölüm kalım meselesi olsaydı ne yapardınız?
Bir yoğun bakım doktoru için bu, işin bir parçası. Ağır bir hastanın gözlerindeki korku, sizi onun ölmemesi için elinizden geleni yapmaya zorlar. Yaşlı bir hasta yalnız öldüğünde, onun için yas tutarsınız. Tecavüzden hüküm giymiş birini tedavi etmek zorunda kaldığınızda iğrenme hissedersiniz. Ama bazen de bir hastanın yakınlarına umut aşılamak, hasta iyileştiğinde o mutluluğu onlarla paylaşmak istersiniz. Ne kadar zorlu olursa olsun.
Aoife Abbey, hastanelerin acil servis ve yoğun bakım üniteleri söz konusu olduğunda bir doktor için bu yedi duygunun ne anlama geldiğini, kendi yaşantılarından yola çıkarak,
Hayatın Yedi İşareti’nde anlatıyor.