Biz bugün Kur’an’ı sadece telaffuz etmeyi, en büyük saygı ve ibadet saymaya devam ediyoruz. Oysa manasını anlamanın, O’nu derinliğine düşünmenin, ahlâkıyla donanmanın, güzelliklerini etrafımıza yaymanın, kısacası O’nu yaşamanın en büyük ibadet olduğunu söylemekten sakınıyoruz. Hayatımızda etkisi görülmeyen bir inancın, yaşanan hayat içinde ölü ve ruhsuz bir nesneden farkı kalır mı? Kur’an’a böyle baktığımız için, Kur’an da bizleri ıslah etmedi ve etmeyecek. Çünkü O, gönderiliş gayesinin dışında bir muameleye tabi tutulmuştur. Hâlbuki gerçek mutluluk, Kur’an ruhunu anlamaya, O‘nu iradeli ve şuurlu olarak hayatlarına taşımaya istekli nesillerin nasibi olacaktır.