Aldatmak her şeyden önce aslında insanların kendi inandıkları ve savundukları ideallerine ettikleri bir tür ihanettir. İnsan yaşamına dair çelişkilerden yalnızca bir tanesi olan bu durum gibi daha birçok benzer sorunsalın dile getirildiği Hayalperestler adlı oyun ilk kez dilimize çevriliyor. Modern Dünya Edebiyatı’nın önemli temsilcilerinden Robert Musil’in 1921 yılında yazdığı Hayalperestler, insanın yaşamsal çelişkilerinden korunmak için sığındığı son kalesi olan idealleri, prensipleri, sistemleri ve her tür düsturun tutarsızlığını gözler önüne sermektedir. Musil bu bağlamda sevgiyi de yeniden tanımlar: “Bir insanın sana verebileceği her şey onun ilgisini hak etmediğini düşünen bir bilinçte saklıdır. Sonsuza kadar arasa da senin içinde gördüğü iyiliği kanıtlayacak bir nedeni bulamayışındadır. Kendisini konuşturamayan, düşündüremeyen, kanıtlayamayan bir seni bütünüyle kabul edebilmesindedir.”