Hayalet, başkarakter Lorenz Lubota’nın kendi ağzından anlattığı platonik-erotik saplantısının hikâyesi üzerine kurulmuştur. Lubota, ergen bir kıza duyduğu hayranlığın etkisiyle suç eylemlerine karışır. Gerçeklikle bağını gitgide koparan saplantılı düşünceleri, Lubota’nın ahlaki değerlerini ve kişiliğini dönüştürür. Geçmişin hayaletleri, aşkın zehirli cazibesi ve yanlış seçimlerin karanlık dünyası, Lubota’yı kaçınılmaz bir trajediye sürükler. Nobel ödüllü Gerhart Hauptmann, bu eserinde insan doğasının karmaşıklığını, toplumsal baskıların etkisini ve aşkın bazen nasıl bir lanete dönüşebileceğini sarsıcı bir kurguyla ele alıyor. Friedrich Wilhelm Murnau
yönetmenliğinde 1922’de sinemaya da uyarlanan Hayalet, insan psikolojisinin derinliklerini içeren bir başyapıttır.