Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde… Bu sözün önü var, arkası yok; Gömleğimin yeni var yakası yok… Sabır da bir huydur, suyu var tası yok. De gel sabreyle sabreyle… İyi ama susuzla sabırsız ne yapar? Ya bir kuyu kazar, ya dolaşır çarşı pazar; Ben de aç karın, yüksek nalın çıktım pazara, Mevla’m uğratmasın iftiraya nazara… Bir kaz aldım karıdan, boynu uzun borudan! Kendisi akça pakça, eti kemiğinden pekçe, ne kazan kaldı ne kepçe! Kırk gündür kaynatırım kaynamaz. Hay dedim, huy dedim; bu nedir pişmez? Bir iken iki olduk, üç iken dört olduk; Anan soylu, baban boylu derken kırk olduk; Kırkımız kırk ateş yaktık! Kırk gündür kaynatırım kaynamaz. Baktım ki olacak gibi, sofraya konacak gibi değil, Eğil dağlar eğil dedik; Onumuz hu çekti, onumuz su çekti; Bir varmış, bir yokmuş Allah’ın kulu çokmuş. Çok söylemesi günahmış.