Hepimizin hayalleri vardır ve bu hayaller bizim geleceğimizi planlamamızı sağlar. Ne var ki toplumumuzun hayalleri genelde yapmak istedikleri üzerine değil yapamadıkları üzerinedir. Türk Toplumunda bir kesim vardır ki, hayata karamsar baktıkları hayatın hep kötü yanlarını gördükleri düşüncesiyle arabesk düşünenleri eleştirirler.
Elbette haklı oldukları yönler var. Ancak onların görmedikleri nokta bizim insanımızın *başını alıp çekip gitme* hayalinin nedenidir. Çünkü bizim insanımız kendi içinde yalnız ve çaresizdir. Hayallerini gerçekleştirme konusunda hep bir engele takılmış ve ancak kaybettiklerinin hesabını yapmış, *sana giden yolda ölürüm* diyen aşıkların Şizofren Aşk’larını Bir İntihar Anotomisi içerisinde değerlendirmiştir.
Bizim insanımız Yağmur gibi yağan Kısmet’lerin içerisinde Yokluk çeken bir Hayal Avcısı’ndan başka bir şey değildir. Bu nedenle ne kadar istesek de biz insanımızı arabesk kültüründen koparamayacağız.
Yeni şeyler söylemek için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak hayallerimiz hep geçmişte yaşayamadıklarımızı yaşamak üzerine kurulu olduğu için gelecek planlarımız hep yarım kalıyor.