“Bir dışarı çıksa, sözgelimi parka gitse, banka otursa, etrafa saçılan çekirdek tanelerini gagalayan kuşları, salıncaklarda umutlarını sallayan çocukların yüzüne konan gülümsemeyi görse, çimenlerin serinlik veren yeşiline dokunsa anlayacak belki yaşamı. İçindeki ıssız mağaradan çıkacak.”
“Bu iç yolculuk beni yordu mu ne? Halsizim. Ama kalkıp silkinmeli, bir değirmencinin üzerine yuvalanmış unların çevreye savrulması gibi savrulmalı. Oraya hakim olan fizik kuralları bana da hakim olmalı.”
“İçimdeki bu düşünceleri, genzime parmak sokarak kustum. Bulamaçlar boşlukta sallana sallana aşağı düştü. Daha temizlenecek çok şey var ama şimdilik bu kadar yeter. Bir hava boşluğu oluştu ruhumda, birazdan oraya bir kadının silüetini koyup gözlerinin içine bakarak boğulacak mıyım, yoksa gözbebeklerinin milimetrik kanalından lazer ışınları gibi geçip saçlarında yaşam mı bulacağım, bilmiyorum.”