Emevîler; Roma, Abbasî veya Osmanlı ile kıyaslandığında o kadar *büyük* bir imparatorluk olarak kabul edilmez kimilerine göre. Muhtemelen bunun en büyük nedeni diğer imparatorluklara nazaran saltanat devresinin çok kısa olmasıdır. Ancak öyle bir imparatorluk düşünün ki, emsallerinin yüzyıllara yayılan olaylarını ve süreçlerini kısa ömrüne sığdırmış olsun; onların yaşayamadıkları ve hatta yaşayamayacaklarını da: Kurucusu bir sahabe olan, İslam hâkimiyetini üç kıtaya yayan mücahit cihangirlerin ya da İslam dünyasında onulmaz yaralar açan *tülekanın* kan ve şiddet içeren imparatorluğu.
Bugün İslam dünyasında tartışılagelen siyasî, fikrî, tarihî, itikadî pek çok meselenin dönüm noktası Emevîlerdir. Bu kitapta yapılmak istenen, *noktanın* metafiziğini takip ederek *siyasetin bir Emevî buluşu* olduğunun ilk bulgularını itaat söylemi üzerinden ortaya koyabilmektir: Yazıyı (hatt), muhaliflerle tartışma ve çatışma hatlarını geçerek kılıcın keskin ucundan (hadd), devletin ve cezanın (hadd) sınırları (had) boyunca ilerleyen ve ilerledikçe kendini inşa eden, inşa ettiği *nokta*da kendini ortadan kaldıran bir dekonstrüksiyon olarak.