“Boşalıyor zembereği saatin.
Dilimizde ağulu tadı hırpalanmış sözcüklerin
“Kırılıp onarılmaların”
Her harf ateşe dönüyor dilimizde.
Seni “ipeğin çözüldüğü, insanın insana aktığı”
Yerden tanıyorum.
Mührü ustalıkla yontan
Ve sabırla döverek bakıra biçim veren
O elleri unutmak mümkün mü?
Kanaviçe işli yastıkta izi kalmıştı yüzümün.
İçimde kalabalık sokaklar
Sürgün sözcüler
Devrim tutkusu, korsan mitingler, kızıl bayraklar
“Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz”
Diyenlerin vakur yürüyüşleri
Düşü gerçeğe erdirme telaşı
Ve çocukların sesleri.
Kayıp kuzey yıldızını arıyorduk hayatın.”