(…) Öykülerin merkezinde insanın, kadının çıkışsızlık, çaresizlik, umutsuzluk, yoksulluk, yalnızlık, sevgisizlik, yaşlılık ve hastalıklar içindeki dünyası var. Onu çepeçevre kuşatan, kimileyin soluk almasını engelleyen çevre, gelenekler, kurallar, önyargılar var. Tüm bunlarla hem savaşan hem savaş(a)mayan; tüm bunlara hem direnen hem diren(e)meyen, tüm bunları hem sorgulayan hem de kabullenen; bu nedenle yenilmişlik duygusundan kurtulamayan, yüreklerinde bunların ağırlığını taşıyarak aramızda dolaşan, bizimle yaşayan kadınlar var(…)
(Sis Türküleri, Sarmal Çevrim, Sayı:23, Eylül-Ekim 2021, s.43.)
Yayla Boztaş’ın üçüncü öykü kitabı Harf Dilsizi Kadınlar, Sis Türküleri üzerine yapılan bu saptamanın ışığında değerlendirilebilir. Kendini tekrarlamadığı bu öykülerde de tüm yönleriyle insan, onun özne olduğu her şey ve insanlık durumları var. Doğa, eşya ve nesnelerden soyutlanmadan hem bir yaşam yolculuğu yapıyor hem de insanın iç dünyasında dolaşıyorsunuz. Sözcüklerle çizdiği resimlerle, biçemindeki içtenlik, doğallık, yalınlıkla bu üşüten insan öyküleri sımsıcak sarmalayacak okuru.