Aslında karanlığımla tanışıyordum, arsızlığımla hakkından gelmesini çok iyi biliyordum. Bu karanlık beni, endişelendiğiniz gibi yormuyordu, hiçbir şekilde gücümü zorlamıyordu. Sanki bir dostun sıcak elleri gibi ruhuma dokunuyor, korkularımı ustalıkla alıyordu. Onu istemediğim için bana gücenmiyor, günü geldiğinde ona yalvaracağımdan, yaptıklarından bin pişman olan bir sevgili gibi ondan af dileyeceğimden emin bir şekilde beni bekliyordu. Tohumunda filizlenmeye başlayan bir bitki nasıl yaşama dört elle sarılıyorsa, benim de ona aynı tutkuyla sarılmamı istiyordu. Girdabına kapıldığımda, dudaklarımı hırsla öpen tutkulu bir âşık gibi ateşine çekildiğimde, bir pamuk tarlasına düşmüş gibi olacaktım. Bedenimi öylesine yumuşak, öylesine sıcak bir şekilde kucaklayacaktı ki, kapımda bekleyen zebanilerin, şeytani oyunlarından sonsuza dek uzak kalacaktım. Günahlarım onun için yeterliydi, içimdeki dehlizler tam da ona göreydi. Onun koruyucu kanatları altında hiçbir şeye karışmadan yaşayıp gidecektim.