“İstersen, soyluluğunu ve gücünü kullanıp hendekleri kumla doldurtabilirsin pekâlâ. Derdini sana getireni onu dinlemeden başından savamazsın sen. Tümüyle taştan ibaret bile olsan göğsümdeki boşluğumu kıskanamazsın. Bunun için daha sağlam nedenler gerekir sana.
Şimdi iyi dinle beni çünkü sana bunu sadece bir kere fısıldayacağım...
Bana yardım etmez misin?”
Ahmet Şimşek, Hammurabi’deki öykülerinde eksik parçalarla hayata tutunmak için çabalayanları, telafi edilemez anların çaresizliğinde boğulanları, hayatın anlaşılmaz yanıyla erken tanışanları, bir ana takılıp yaşamı kaçıranları anlatıyor.
Kimi zaman bir arada kalmanın yolunun susmaktan geçtiğine inananlara tutuyor ışığı, kimi zaman fanusuna asla dönemeyecek bir balık çaresizliğindeki yalnızlara. Yoğun duyguların ön plana çıktığı öykülerle okuru yanına alıp, bir sorgulamaya, bir yüzleşmeye itiyor.