Tükendi
Stok AlarmıMaddi ve manevi değerlerin tümü olarak tanımladığımız kültür, başlangıcının insanlık tarihi kadar eski olması nedeniyle teknoloji ile ortak bir paydada buluşmaktadır. Bu anlamda teknoloji ve kültür hem birbirinden etkilenmiş hem de birbirini etkilemiştir. Ortaya çıkan teknolojik gelişmelerle birlikte genelde sözlü kültür ürünleri özelde ise halk hikâyeleri, değişip dönüşerek farklı formlar içinde tekrardan kullanıma sunulmuştur. Öyle ki bir ihtiyaca cevap vermek durumunda kalan gelenek, teknoloji ne kadar değişip dönüşürse dönüşsün yeni ortama ayak uydurup güncellenerek varlığını sürdürmeye devam etmiştir.
Geleneğin yirminci yüzyılda tanıştığı bir unsur olarak elektronik kültür ortamında hem ürünler nesillere aktarılmış hem de çağın teknolojisine özgün metinler ortaya çıkmıştır. Gramofonla başlayan bu süreci; radyo, plak ve kaset, CD, sinema, televizyon, internet vb. teknolojiler takip etmiştir. Zaman ve mekân mefhumunu ortadan kaldıran bu gelişmelerle geleneksel unsurlar, belirli sınırlar içinde sıkışıp kalmadan var olan teknolojiye göre yeniden güncellenerek günümüze değin gelmiştir. Dolayısıyla bu sürecin, zamanla anlam genişlemesine uğrayan metin kavramına da çok boyutlu bir görünüm kazandırdığı söylenebilir. Bu bağlamda günümüzde metin; sözlü, yazılı, görsel ve işitsel gibi pek çok metnin kesiştiği bir noktada durmaktadır. Bu doğrultuda çalışmamızda da radyo, televizyon, internet vb. ortamlardaki içerikler birer metin olarak kabul edilerek incelemeye dâhil edilmiştir. Dolayısıyla bahsi geçen teknolojilerde kullanıma giren folklorik ürün, geçirdiği dönüşümler sebebiyle biçimsel ve anlamsal bir incelemeyi zorunlu hâle getirmiştir.
Bu çalışma dört bölüm, “Sonuç” ve “Kaynakça”dan meydana gelmektedir. Kavramsal ve kuramsal çerçevenin yer aldığı birinci bölümde halk hikâyelerinin; yapı ve içerik özellikleri, sınıflandırılması, kaynakları, anlatıcısı ve icrası gibi konuların yanında hikâyelerin icra edildikleri sözlü, yazılı ve elektronik kültür ortamları hakkında bilgiler verilmiştir. Bu bölümde yer verilen başka bir husus da metinlerarasılık kuramı ve bu kuramın temel kavramlarıdır. Bu doğrultuda alt metin, ana metin, alıntı, gönderge, aşırma, anıştırma, parodi, pastiş, biçimsel dönüşümler, izleksel dönüşümler, düşünyapıbirim, göstergelerarasılık, uyarlama, yeniden yazma gibi temel kavramlar, değinilen başlıklar arasındadır.
Çalışmanın ikinci bölümü ise yazılı görsel bağlamda halk hikâyelerine ayrılmış olup yazma ve taş baskı metinler hakkında bilgi verilmiştir. Alt metin olarak tercih edilen Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber hikâyeleri kapsamında açıklamalar yapılarak metinlerin motif indeksleri aktarılmıştır.
Çalışmanın üçüncü bölümü, halk hikâyelerinin elektronik kültür ortamında (radyo, sinema, televizyon, internet) izinin sürüldüğü kısımdır. Burada ilgili kültür ortamının tarihsel gelişiminden bahsedilerek program içeriklerinde yer alan halk hikâyelerinin konumlarına dair çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır. Bu anlamda halk hikâyelerinin somut varlığı radyoda “Drama/Arkası Yarın/Radyo Tiyatrosu ve Eğitim-Kültür-Sanat” programları; televizyonda “Güncel, Kültür, Drama, Eğlence, Ticari İletişim ve Tanıtım” programları; internette ise “Video Paylaşım Siteleri, Sosyal Medya ve Diğer Dijital Mecralar” olmak üzere çeşitli alt başlıklara ayrılarak ele alınmıştır. Bahsedildiği gibi alt başlıklara ayırarak programları sınıflandırmak halk hikâyelerinin bulunduğu konumdaki yoğunluğunu anlamak açısından önemlidir.
Çalışmanın dördüncü bölümü, elektronik ortamda tespit edilen halk hikâyeleri içinden seçilen örneklerin metinlerarasılık kuramı özelinde incelenmesine ayrılmıştır.